KIRK KÜÇÜK İNCİ * Oyhan Hasan BILDIRKİ

Kirk Küçük Inci Kimlik Konuk Defterim Favori Sitelerim Foto Albüm Önsöz Ögüt Kitaplar Sevgi Dogruluk Vatan Birlik Ana Bayrak Zaman Sorumluluk Yalan Istiklâl  Hürriyet Hayat Deger Verme Söylemez Sultan Ayna Kiskançlik Mektup Can Serenler Eglen Güllü Altin Yaprak Cumhuriyet  Merak Türk Olmak Çiçekler  Umut Yazmak Hasret Güven Türk Mucizesi Okumak Olsaydim Yalnizlik Çocuklar Basari Çagdas Uygarlik Kader Masali Son Söz Mektup

İçindekiler

Kırk Küçük İnci: Hayat'tan

      Uzatsanız, kafanızı sorulara taksanız, bitip tükenmeyecek, çoğalıp gidecek, katlanıp büyüyecek sorular. Ve sorular açıldıkça, sanırım, ortaya çıkan sonuçlar, körpe omuzlarımızı o anda çökertecektir.

      Onu söyler, ona inanırım: Hayat, çetin bir cevizdir. Onu kırıp da yiyebilene aşkolsun!

      Şimdi korkup pustuğunuzu, sinip ürperdiğinizi görür gibi oluyorum. O kadar da değil! Aslında korkacak, sinip pusacak bir durum yok ortada. Bizim yaptığımız, size kazandırmak istediğimiz, sadece düşünme, düşünce üretme yollarını hepinize gösterebilmek, kavratabilmektir. Gerisi kolay.

Kırk Küçük İnci ve Oyhan Hasan BILDIRKİ

Faydalı olabilmek amacıyla sizinleyim. En güzel deneme örneklerini bu sitede bulacaksınız.


Görevimiz sizi doðru adrese ulaþtýrmak.

Free Hit Couner
Free Counter

BULUTLAR PUSUDA
CEYLAN GÖZLÜM
GÖKKUŞAĞI
EN GÜZEL AŞK ŞİİRLERİ
BİR BAŞKA ŞAFAK
BİR TAŞRALIDAN ÖYKÜLER
KUŞLUK VAKTİ
KAR ÜSTÜNDE KAN DAMLASI
KIRK AMBAR
KIRK KÜÇÜK İNCİ
KÖPRÜNÜN ÖTESİ

Kırk Küçük İnci: Sonsöz'den

      Söz, sözü açtıkça uzar gider. Uzatılmış sözlerde aşırılık vardır. Sözün hası, altın değerinde olanı, kısa kesilenidir. Kısa söz, açıktır, nettir. Değerini bilirsen, kılavuzun olur, seni adam eder. Sen de seçkinlerin arasına girer, sayılırsın. Güzel ülkemizin çok sayıda ve her alanda, “yetişmiş, etkin adamlara” ihtiyacı var. “Ömür kısa, yol uzun.”

      Şimdi “yeniden düşünme ve yapılanma zamanı.”

      Var mısın?

 

Msn adresimde de görüşebiliriz.

      “Sizin bir aynaya ihtiyacınız var.”
      Anna MASALA
     
      AYNA
     
      Hayatımızın dökümünü tutmuyoruz. Sadece yaşayıp git-meyi amaç mı edindik ne? Sanki dün ile günümüz arasındaki bütün köprüleri atmışız. Dün edindiğimiz bilgileri ve tecrübeleri, bugünümüzü sıçrama tahtası yaparak, yarınlara taşımıyoruz. Böylece, kaybettiğimiz çok oluyor. Eksiğimiz ne? Nerede hata yapıyoruz? İşte bunları anlamak ve yorumlamak gerekiyor. Yoksa rengi, kokusu olmayan dümdüz bir çizgide, hayatımızı tüketir gideriz. İtalyan Türkologlarından Ord. Prof. Dr. Anna Masala’nın, bizim milletimiz için söylediği, oldukça güzel ve anlamlı bir sözü var. Anılan sözü, kulağımıza küpe yapmalıyız. Aslında bu sözün benzerleri bizde çok. Fakat biz, daha ziyade yabancıların sözüne önem verir, onlar tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde de, gerekirse şişiniriz.
      Profesörün sözüne dönüyorum: “Sizin bir aynaya ihtiyacınız var.” Zira başarmak, hayatta başarılı olmak için, sadece koşmak yetmez. Önce kendimizi tanımalı, neler yaptığımızın veya yapmakta olduğumuzun farkına varmalıyız. Yani, yaşadıklarımıza anlam katmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için birer kılavuza, bir başka deyişle, birer aynaya ihtiyacımız var. Bu ayna, bir yerde, bize doğruları söyleyen, bir dost olacağı gibi, yaptıklarımızı anlatan, hatırlatan bir hatıra defteri gibi de karşımıza çıkar.
      Bu çıkışlar neticesinde, atacağımız her adımda, daha ölçülü olacağız. Yaşadığımız hayatı, çok daha iyi bir şekilde yorumlayabileceğiz. Dün ile bugün arasında köprüler kurarak, yarın yapacaklarımızı plânlayabileceğiz. Aynamız bize, önce kendimizi anlatacak, bulunduğumuz noktayı gösterecek. Bu noktadan hareketle, başarıdan başarıya koşacağız.
      Biliyorsunuz, bütün aynalar, bizim görmek istediklerimizi değil, kendi gördüklerini, daha doğrusu kendisine kopyalananları, olduğu gibi gösterme hünerinin de sahibidirler. Aynalar, gerçeklerin dilidir. Aynalara bakarak, birçok meselenin sırrını kolayca çözebiliriz. Çünkü bütün aynalar, bizim hiç hata yapmayan hafıza bekçilerimizdir. Kullanmasını bilmediğimiz bilgisayarlar bile, bu yolda yaya kalır. Birçok dostlarımız, komşularımız veya arkadaşlarımız, çok defa bizden yardım istemişlerdir. Onların durumunu, arzularını, niyetlerini, bizden beklentilerini de güya biliyoruz. Fakat kapılarımız, yardım için çalındığı sırada, bu konuda neler yapmamız gerektiğini kestiremiyoruz. Neden?.. Çünkü birer aynamız yok. İşe nereden, nasıl başlayacağımızı, hangi adımları, ne şekilde atmamız gerektiğini de bilemiyoruz. İyilik yapmak amacıyla dostlarımıza uzattığımız tereddütlü ellerimiz, onları şaşırtıyor. Karşılaşınca da sadece selâmlaşıp geçmek için el sıkışıyoruz. Sonra görüşmeler görüşmeleri izliyor, belki de yıllarca uzayıp işe yaramaz lastiklere dönüyor. Sonuçta da eteklerimiz tutuşunca, “ne oluyor?” telâşına kapılıyoruz.
      Olan bir şey yok!
      Fakat anlamak, tanımak, tanışmak, kaynaşmak, başarmak, doya doya yaşamak ve yaşatmak için, bizim birer aynamız olmalı, değil mi?
      “Nutuk” denilen, Atatürk’ün o büyük aynası olmasaydı, genç Türkiye Devleti’ni anlayabilir, ayaklarının üstüne sağlam olarak bastırabilir miydik?
      Öyle ise, haydi durmayın, en kestirme yoldan birer hatıra defteri edinerek, yaşadıklarınızı, görüp duyduklarınızı, ince eleyip sık dokuyarak düşündüklerinizi satır satır yazmaya başlayın.
      Aynanız sizi, sihirli dünyalara taşıyacak. Göreceksiniz!
     
      Oyhan Hasan BILDIRKİ