KIRK KÜÇÜK İNCİ

Kirk Küçük Inci Kimlik Konuk Defterim Favori Sitelerim Foto Albüm Önsöz Ögüt Kitaplar Sevgi Dogruluk Vatan Birlik Ana Bayrak Zaman Sorumluluk Yalan Istiklâl  Hürriyet Hayat Deger Verme Söylemez Sultan Ayna Kiskançlik Mektup Can Serenler Eglen Güllü Altin Yaprak Cumhuriyet  Merak Türk Olmak Çiçekler  Umut Yazmak Hasret Güven Türk Mucizesi Okumak Olsaydim Yalnizlik Çocuklar Basari Çagdas Uygarlik Kader Masali Son Söz Mektup



      Hürriyet, gürül gürül kaynayan bir pınardır.
      
      
      HÜRRİYET
      
      Genellikle bütün sözlükler hürriyet için: "Esir ve köle olmayıp tamamen hür ve müstakil olma, âzâdlık." tarifinde birleşirler. Ne dersiniz, ilkin bu tanımı biraz açalım değil mi? Esirleri bilirsiniz. Ya para ile satın alınmışlardır, ya da bir savaşta tutsağımız olmuşlardır. Köle de başkasına kul olmak, onun dileğinden çıkmamak demektir. Her iki durumdaki insanın eli, kolu bağlıdır. Ağız tadıyla yaşadığı hayatın farkına varamaz. Halbuki insan için en güzeli, kendi başına buyruk olmaktır. Böylece niçin yaşadığımızın anlamına varır, yalnız Tanrı'ya boyun eğer ve bazı toplum kurallarına uyarız.
      Bence hürriyet, içinde yaşadığımız topluma ağız tadı veren ruhtur. Bu ruhun ışığında yıkanır, onu iyi anlayabilirsek, onun mavi aydınlığında mutluluğun doruğuna ulaşabiliriz. Hürriyet, güzel bir gelin gibidir. Nasıl ona sahip çıkmak için varımızı yoğumuzu ortaya koyarsak, elden çıkarmamak için de, öylece davranmalıyız. Anlayacağınız, hürriyeti kazanmak ve korumak, oldukça zordur.
      Şimdi mutlu bir hayatımız var. Bu yüzden olmalı, birçoklarımız hürriyetin değerini anlayamıyoruz. Bazılarımız kendilerini hürriyetin odak noktası olarak görüyorlar. Öyleleri için önemli olan da, kendi başına buyruk olmak, dilediğince yaşamak, aklına eseni uluorta söylemektir. İşte bunlar, yanılıyorlar. Biz, insanlık yönünden de birbirimize muhtacız. Karşılıklı dertlerimize merhem olmak, mutluluklarımızı paylaşmak, güçlüklerimizi kolaylaştırmak varken, birçok kere suları tersine akıtır, hürriyetimizden oluruz. Kişiler için en büyük acı da, budur sanırım. Yanılıyor muyum?
      Sözün ucu; hürriyet, disiplin demektir. Yani, içinde yaşadığımız toplumun sergilediği kurallara, kanunlara, gelenek ve göreneklere sıkıca sarılmak, onları gözbebeğimiz bellemektir... "Bu dediklerin, yukarıdaki tanımla çelişmiyor mu?" diyeceksiniz. Belki! Fakat hemen söyleyeyim: İnsan, tek başına kendi göbeğini kesemez.
      Hürriyet, sevdiğiniz çiçeklere benzer. Karanfili, gülü, lâleyi, menekşeyi unutmayın. Hemen hepsi de nazlıdır, bilirsiniz. Fazla su verirseniz azar, suda cimrilik yaparsınız kurur, okşarsınız solar. Hürriyet, gürül gürül kaynayan bir pınardır. Özü, kurcalamaya gelmez. Hürriyet de öyle, sırrına ulaşılmaz bir düğümdür. Çözmeye çalıştıkça, açılacağına, dolaşır. "Hürriyet var ya, dilediğimi yaparım." demek, yanlıştır. Herkes giyinikken, çıplak dolaştığımızı düşünün. Bize ne derler? Duyar gibiyim: "Hür olmak için, ne yapmalıyız?" diyorsunuz. Yaşadığınız toplumun geçerli kurallarına sımsıkı sarılın, derim. Böylece hem başınız ağrımaz, hem de karınca kaderince daha mutlu olursunuz.
      Hürriyet, bir mutluluk şarkısıdır. Bütün ülkemin her tarafında, dağında, taşında, ovasında, burcunda, bayrak bayrak bütün gönüllerde, asırlardır söylenir durur.
      Bu şarkıya sahip çıkalım, onu asla söndürmeyelim, söndürtmeyelim.
      Var mısınız?
     
      Oyhan Hasan BILDIRKİ