KIRK KÜÇÜK İNCİ

Kirk Küçük Inci Kimlik Konuk Defterim Favori Sitelerim Foto Albüm Önsöz Ögüt Kitaplar Sevgi Dogruluk Vatan Birlik Ana Bayrak Zaman Sorumluluk Yalan Istiklâl  Hürriyet Hayat Deger Verme Söylemez Sultan Ayna Kiskançlik Mektup Can Serenler Eglen Güllü Altin Yaprak Cumhuriyet  Merak Türk Olmak Çiçekler  Umut Yazmak Hasret Güven Türk Mucizesi Okumak Olsaydim Yalnizlik Çocuklar Basari Çagdas Uygarlik Kader Masali Son Söz Mektup



Ankara, anıtkabir.


Şimdi, son can serenimiz; sizlersiniz.

      CAN SERENLER

      Vatan, can verme sırrına erenlerin yüzü suyu hürmetine yükselir, bayraklaşır. Bunun ikinci bir yolu yoktur. Bu, dün de böyleydi, yarın da böyle olacaktır. Bu sebeple zihnimi kurcalayan, adresini arayan mektuplara dönen bazı meraklarımla ilgili noktaları açmak, aynaya bakabilenleri nasiplendirmek istiyorum. Aynaya bakmasını bir öğrenebilsek, bükemeyeceğimiz bileğin olmadığını anlamakta gecikmeyiz.
      Yakın geçmişte birçok gencimiz; vatan için, ama yanlış, ama doğru, canlarını sebil ettiler. Hepsi de dal gibiydi, fidan gibiydi. Hepsinin de, bize göre çok ileride olan ülküleri vardı. Kimisi filâncılıkla, kimisi falancılıkla suçlandı. Sağ kalanları, taş hanlarda çürütüldü. Çilesini tamamlamış olanlar, aramızda uyurgezer gibi dolanıyorlar. Vefasızlığımızdan olacak; hem canlarını sebil edenleri, hem de geride kalanları unutuldu. Sanki el birliği etmişçesine, onların temsilcilerine nal toplattık. Kadir bilmez miyiz, neyiz?
      İstiklâl Savaşı verenleri düşünüyorum: Hangi akla hizmet için, ne maksatla yollara düştüler? Onların işi gücü, geride bekleyenleri yok muydu? Ya da vakitleri çoktu da, bir kısmını İnönü'lerde, Dumlupınar'larda, Sakarya'larda, Afyon önlerinde harcadılar. Hiç sanmıyorum. Fakat, bir şeyi çok iyi biliyorum. Gerektiğinde vatan için canlarını sebil edenler, bu yolda can serme yürekliliğini gösterebilenlerimizdirler. Bu sebeple adları, tarihin altın sayfalarına silinmemek üzere kazındı.
      Dikkat buyurun; can verme demiyor, can serme diyorum. İkisinin arasında gönül adamları için dağlar gibi fark var. Tesadüfen de olsa, bir şey uğruna canını verebilirsin, fakat canını seremezsin, o yiğitliği de gösteremezsin. Çünkü can sermede, tesadüflere yer yoktur. Can serme, şuurlu olarak ve bilerek yapılan bir hareketin adıdır. 
      Her babayiğidin değil, er babayiğidin kârıdır. 
      Fakat her çağda, öylesi er babayiğitler doğmaz. Doğanların da kadrini bilmeyiz.
      "Ferman padişahımınsa, boynum kıldan incedir." diyen, eski devir devlet adamlarımızı düşünüyorum. Onca başarılarına rağmen, aralarından birçoğu, tek hataları sebebiyle, padişah fermanının acı yüzü ile karşılaşmışlar, son arzularına uygun olarak iki rekât namaz kıldıktan sonra, büyük bir teslimiyet içinde, devletin dirliğimilletin düzeni aşkına, canlarını sermişlerdir. 
      Sonrası, cellâd kemendi. 
      Fakat, ne gam? 
      Biz, onların da kadrini, değerini bilebildik mi?
      Ya, ferman sahibi padişahlar? 
      Onların da akıbeti aynı değil mi? Son yurdumuza sahip olmak için döktükleri gayret terleri, karış karış doğu ve batı ufuklarını aşmadı mı? Allah aşkına yola düşen sultanlar, üstelik Yavuz'dan bu yana halife de olmalarına rağmen, nedense hacc etme şerefiyle taçlanmadılar.
      Bundaki garipliği siz de fark ettiniz mi? 
      Acaba korktukları kullar arasında mı yaşıyorlardı da, hacc yoluna çıkamadılar? Hayır! Onlar, Allah'tan başka kimseye boyun eğmezlerdi. Fakat, Allah'a karşı yalancı çıkmaktan korkarlardı. Onca milletle helâlleşmeye yüzleri yoktu. Bu yüzden olacak, Allah katında azarlanma korkusu taşıdıklarından, aralarından hiçbiri hacc etme yoluna düşmedi. Milletimizin Türk olan adına leke getirilmesin diye, sonra vebâl altına gireriz düşüncesiyle hareket ettikleri için, bir rivâyete göre Göktürkler'in dışında hiçbiri, bu adı kullanmadılar. Kadirlerini bildik mi?
      Şimdi, son can serenimiz, sizlersiniz. Geleceğimizin ümidi, şanlı yarınlarımızın umudu sizlersiniz. Siz de bu sırra erince, ülkemin ufuklarında kara bulutlar, keyfince dolaşabilir mi?
      Bakalım, tarih ne gösterecek? Göreceksiniz! Kadriniz bilinecek, değeriniz anlaşılacak mı?
      Anlaşılmasın, varsın! Yurt uğruna katlandığımız bunca fedakârlık, aslında dünyalara değmez mi? Yeter ki, adsız kahramanlarımızın, can serenlerimizin sayıları azalmasın, artsın!
      Tarih, altın sayfalarına ekleyecek yeni isimler bekliyor. Bunu da, unutmayalım değil mi?

      Oyhan Hasan BILDIRKİ