KIRK KÜÇÜK İNCİ

Kirk Küçük Inci Kimlik Konuk Defterim Favori Sitelerim Foto Albüm Önsöz Ögüt Kitaplar Sevgi Dogruluk Vatan Birlik Ana Bayrak Zaman Sorumluluk Yalan Istiklâl  Hürriyet Hayat Deger Verme Söylemez Sultan Ayna Kiskançlik Mektup Can Serenler Eglen Güllü Altin Yaprak Cumhuriyet  Merak Türk Olmak Çiçekler  Umut Yazmak Hasret Güven Türk Mucizesi Okumak Olsaydim Yalnizlik Çocuklar Basari Çagdas Uygarlik Kader Masali Son Söz Mektup



Çiçekler 

BARIŞ

Barış ilan edildi nihayet
Her şey eski halini aldı
Ne olduysa cephede ölene oldu
Bir sabah aldılar evinden
Güneşli bir gün vardı dışarda
Ağaçlar da henüz çiçeklenmişti
Ne kadar durgundu Allah’ım deniz
Ve bir daha dönmedi geri
İşte bütün hikâye
Annesi ağlıyor şimdi

Muzaffer Tayyip USLU

ÇİÇEKLER AÇTI MI?

      Bosna’da savaş bitti. 1992 yılında nisan çiçekleri açar açmaz Sırp saldırısıyla başlayan savaş, bir humma gibi yayıldı. Nice çiçekleri katletti, vakitsiz soldurdu. Anaların gözyaşları, sayısız destanlara satırbaşları yaptırdı. Bu sırada, zamanımız insanının çağdaş çirkinlikleri sıralandı, sergilendi. Her türlü yüce değer üstüne söylenen yalanlar, işte nihayet bitti. Fakat bu yalanlar da, göğün bütün katlarını kara yankılar olarak tuttu, hisse sahiplerinin önüne pay düştü.
      İşte şimdi Bosna Savaşı yalan, Dayton Anlaşması gerçek. Balkondakiler sefada. Başkalarının himmetleriyle önlerine düşen pay aşkına, yeniden barış türkülerine başlamanın hazırlığındalar. Barış, sayelerinde şerefsizleşti. Başka bir yerde, bilinmez bir zamanda, ansızın baş gösterecek yeni bir savaşta, bütün dillere barış türküleri olarak takılacak. Nutukların bini, yeniden bir para değerine düşürülecek.
      Tarafların rızasıyla imzalanan anlaşmayı, ABD Başkanı Clinton açıkladı. Anlaşmanın ilk satırları yürekleri serinletiyor: “Saraybosna bölünmeyecek. Savaş suçluları yargılanacaklar. Bir yıl içinde seçimlere gidilecek.”
      İyi de, arkadan gelen yangın, nereden çıktı? Sözüm ona, Bosna-Hersek’in bağımsızlığı tescil edildi. Ama yeni devletin adında ufak bir değişiklik yapıldı: Beride Sırp Cumhuriyeti, ötede Bosna-Hırvat Federasyonu. Arada sayısız çıbanlar, çözülmemiş, anlaşmanın ince ayrıntıları içinde kendilerine yer bulamamış problemler. Tedavisinden ziyade kabuk bağlatılan yaralar. Haa, az kalsın unutuyordum: Kaldırılan silah ambargosunu da unutmamak gerek. Kına yaksınlar diye mi, ne?
      Pekiyi, yerinden yurdundan edilen iki milyonu aşkın insan, hangi umudun şafağına sürüklenecek? Onlar geriye, kendi yurtlarına dönebilecekler mi? Dönseler, mutlu olabilecekler mi? Bıraktıklarını, aynı şekilde bulabilecekler mi? Ya da yeni yeni kinlere, sonsuz öfkelere yüklenecekler mi? Görüyorsunuz, şimdi Bosna’da yaşamak, sanıldığı kadar kolay değil.
      Ya kıyılan iki yüz elli bin canın hesabını kim, nasıl verecek? Sorulsa, verebilecek mi? Yoksa bütün sorular, her zaman olduğu gibi kem-kümlerle askıya alınacak mı? Gâziler, hatıralarının sonsuz girdaplarında, bir başlarına, kendi kaderlerini yaşamaya terk edilecekler mi?
      Bana kalırsa; Bosna’da savaş, bütün şiddetiyle şimdi başlıyor! Bu savaşın galibi, küçük çıkarlar uğruna şerefinden kaybeden gölgesi büyük insanlar olabilecek mi? Sözün özü, bütün insanlar, bu olaydan ders alabilecek mi?
      Bosna’da savaş bitti!
      Bakalım, İrfan’ların umudu sonsuza kadar sürecek mi?
      İşte görüyorsunuz, Bosna çiçeği açtı.
      Yaraları sarabilene aşkolsun!
      Barış, sen neymişsin, be? Yine de barıştan yana olmalı, fakat savaştan önce, nice ocaklar yıkılmadan, onca canlar söndürülmeden, barış ne ise, onu sağlamalıyız, derim! Böylesi, binlerce çiçeği daima açtırmaz mı?
 
      Oyhan Hasan BILDIRKİ