KIRK KÜÇÜK İNCİ

Kirk Küçük Inci Kimlik Konuk Defterim Favori Sitelerim Foto Albüm Önsöz Ögüt Kitaplar Sevgi Dogruluk Vatan Birlik Ana Bayrak Zaman Sorumluluk Yalan Istiklâl  Hürriyet Hayat Deger Verme Söylemez Sultan Ayna Kiskançlik Mektup Can Serenler Eglen Güllü Altin Yaprak Cumhuriyet  Merak Türk Olmak Çiçekler  Umut Yazmak Hasret Güven Türk Mucizesi Okumak Olsaydim Yalnizlik Çocuklar Basari Çagdas Uygarlik Kader Masali Son Söz Mektup



      "Amerika, Avrupa ve bütün medeniyet dünyası bilmelidir ki, Türkiye halkı her medenî ve kaabiliyetli millet gibi, kayıtsız şartsız hür ve müstakil yaşamağa kesin karar vermiştir. Bu meşru kararı bozmağa yönelen her kuvvet, Türkiye'nin ebedî düşmanı kalır."
     
      Mustafa Kemal ATATÜRK

      CUMHURİYET ÇİÇEĞİ
     
      Cumhuriyet, bizim güvenlik şemsiyemiz. Cumhuriyet, hemen her şeyimiz. Nice yıldan bu yana, aralıksız olarak sürdüregeldiğimiz şan ve can pazarımız. Tamamımız, bu pazarda serpilip geliştik. Anladığımız ölçüde, onun nimetlerinden faydalandık. Bizimle birlikte, başkalarını, bir arada beraber yaşadıklarımızı da göz ardı etmedik. Türkiye'mizin harcını, daha fazla sağlamlaştırmak için çalıştık. Zor da olsa, aile tarzı yönetim biçiminden, milletin kendi kendisini idare edebilmesi amacına ulaştık. Bu konuda, hayli yol aldık.
      Geriye dönüş olur mu?
      Artık mümkünü yok! Cumhuriyet ağacının dallarını, kökten budamaya çalışanlar, ne yapsalar nafile. Ellerine sebepli üzüntülerden başka bir şey geçiremezler. Çünkü biz, yedisinden yetmişimize, körpesinden kocasına, kadınından erkeğimize kadar, bu ilkeye sımsıkı sarıldık. Çünkü, her uygar ve yetenekli millet gibi, bizim de hür olmaya, müstakil yaşamaya hakkımız var. Çünkü biz, tarihin çilesini çok çektik. Şimdi hakkımızı istiyoruz. Sahip olduklarımızın üstüne de titriyoruz.
      İnancını, başına taç eyleyen Atatürk'ün sayesinde biz, zamanında üstümüze çullanan, çeşitli hesaplar peşinde koşan Amerika ve Avrupa'ya, anladıkları dil ile konuştuk. Yoklukları, vara çevire çevire, çok önceleri unuttuğumuz, Türk kimliğimize yeniden ulaştık. Çağları da, dağları da düz ettik. Tek yürek olduk. Yaptıklarımızın gururuyla yaşadık. Cumhuriyet çiçeği açtıkça, istiklâle susamış başka milletlerin de umudu olduk. Kuruluş ve kurtuluşumuzun diyeti sayesinde de, uygar dünya ile bugün, bütün sahalarda yarışıyoruz. Yardımsa, yardıma koşuyoruz. Hatta uzayda da varız. Çok kanallı televizyonlarımız şimdi daha parlak. Üstelik daha net biçimde, daha çabuk olarak milletimizi aydınlatıyorlar. Bazıları, aydınlanma yarışında bizim insanımızdan gerilerde kaldıysa, ne gam? Geri kalanlar, kendilerine çekidüzen verirler, olur biter.
      Cumhuriyet çiçeği açtıkça, birbirimizi sevecek, sayacak, densiz yaklaşımlar sonucu, ayrılır gibi gözüken yollarımızı, yeniden aynı kavşakta buluşturacağız. Akıl, başkasına izin de vermiyor. Ne olursa olsun dilimiz Türkçe'nin, Türk olmanın hakkını vermeliyiz. Sağa sola çekmek, vatan bütünlüğünü bozmaya kalkışmak, yol değil. Biz, Türkiye denilen bu ülkede, Cumhuriyet şemsiyesinin altında toplanmışız. Bu şemsiyeyi açık tutmalı, tellerinden tekine bile zarar vermemeli, verdirtmemeliyiz. Birbirimizi kucaklamalı, yaşadığımız günlerin farkına varmalıyız.
      Bunu da başarmanın tek şartı var; "Ben, bir işte nasıl muvaffak olacağımı düşünmem. O işe neler mâni olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür." diyen Atatürk'e kulak verelim, yeter.
      O zaman, cumhuriyet çiçeğimizin hiç solmadığını göreceksiniz. Bu; bilen, gören, duyan, ülkesini seven ve onun uğrunda ölümü bile göze alabilecek olanlar için az şey midir?
     
      Oyhan Hasan BILDIRKİ