KIRK KÜÇÜK İNCİ

Kirk Küçük Inci Kimlik Konuk Defterim Favori Sitelerim Foto Albüm Önsöz Ögüt Kitaplar Sevgi Dogruluk Vatan Birlik Ana Bayrak Zaman Sorumluluk Yalan Istiklâl  Hürriyet Hayat Deger Verme Söylemez Sultan Ayna Kiskançlik Mektup Can Serenler Eglen Güllü Altin Yaprak Cumhuriyet  Merak Türk Olmak Çiçekler  Umut Yazmak Hasret Güven Türk Mucizesi Okumak Olsaydim Yalnizlik Çocuklar Basari Çagdas Uygarlik Kader Masali Son Söz Mektup



      Hayat, çetin bir cevizdir.     

      HAYAT

      Hayat, uzun ince bir yol mu dersiniz? Veya bilinmez bir karanlıktan, sonsuz aydınlık ufuklara çıkış mı? Ya da her gün çiğnemekten bir türlü usanmadığımız iki kapılı bir hanın, birinci ve sonuncu kapıları mı?
      Sorular, sorular!
      Uzatsanız, kafanızı sorulara taksanız, bitip tükenmeyecek, çoğalıp gidecek, katlanıp büyüyecek sorular. Ve sorular açıldıkça, sanırım, ortaya çıkan sonuçlar, körpe omuzlarımızı o anda çökertecektir.
      Onu söyler, ona inanırım: Hayat, çetin bir cevizdir. Onu kırıp da yiyebilene aşkolsun!
      Şimdi korkup pustuğunuzu, sinip ürperdiğinizi görür gibi oluyorum. O kadar da değil! Aslında korkacak, sinip pusacak bir durum yok ortada. Bizim yaptığımız, size kazandırmak istediğimiz, sadece düşünme, düşünce üretme yollarını hepinize gösterebilmek, kavratabilmektir. Gerisi kolay.
      Kolay diyorum ya, siz yine de, uzun ince bir yol olarak tarifinde anlaştığımız hayatınızı, şöyle veya böyle yaşarken, tedbirli olmayı gözden ırak tutmayınız. Çünkü yaşadığımız hayat boyunca ya da daha sonraki günlerde, tedbiri elden bırakmaz, tecrübelerimizden faydalanabilirsek, sonradan pişman olmaz, hayatın tadını çıkarırız.
      Bu iş, büyük fedakârlık ister. Ne olursa olsun, şunları asla aklınızdan çıkarmayınız: Hayatı yaşlılar değil, onu tatlı ve acı taraflarıyla yaşayanlar bilir. Onları her yerde arayıp bulunuz. Size söylediklerini kulak ardı etmeyiniz. Onların değerini çok iyi biliniz. Hep biliriz: Değer bilmek, insanı yüceltir. Karşımızdakine değer verdiğimiz oranda, kendimizde yükseliriz. Bu, bizi, içinde yaşadığımız toplumu, başarıya götürür. Elbette hayatta, her şeyi kolay sanmayınız. Fakat hayata, kolay tarafından bakınız. Bunu öğrenmeye çalışınız. Yok, böyle yapmaz da, evinizi yapan duvarcıyı unutursanız, hayat, körpe omuzlarınızı çökertecek, güzelim saçlarınızı vaktinden önce ağartacaktır.
      Yukarıda "başarı" deyince aklıma geldi. Söylemeden geçemeyeceğim. Gördüklerimizden, duyduklarımızdan, az veya çok çektiklerimizden, büyüklerimizin yaşadıklarından ibret alır, onlardan çıkardığımız sonuçları plânlayabilirsek, plânlı yaşamayı öğrenebilirsek, başarılı bir hayatın sahibi oluruz. Böyle bir hayatın sahibi olmak için de, ilim sahibi olmak gerektiğine inanmalıyız. Çünkü yaşadıklarından birtakım sonuçlar çıkarabileni, şöyle veya böyle, plânlı olabileni, şu kısa hayatımızda, başarıdan başka ne bekler?
      Bir düşünür ne güzel demiş: "Hayat, insana bağışlanmış değil, ödünç verilmiştir." (Pubililus Syrus) Gördüğünüz gibi, bize bağışlanmamış ama ödünç olarak, belli birtakım sebepler karşılığında verilmiş olan hayatın değerini bilmek, anlamak zorundayız. Bu durum, beraberinde bazı sorumlulukları da karşımıza çıkarıyor.
      Nedir bu sorumluluklar?
      İçinde yaşadığımız zamanı iyi anlamak ve değerlendirmek, ilim öğrenmek, merhamet sahibi olmak, uygar davranışlara yönelmek, basit hayatımızı manâlandıracak, güzelleştirecektir. Anlamlı, güzel bir hayat, hangimiz için hedef değildir? Hangimiz uğruna ölümü bile göze alabileceğimiz pek çok değerin peşi sıra koşmaktan kaçınırız? Aramızda böyle bir amaca yönelmeyi istemeyen var mıdır?
      Hiç sanmam!
      Bir kere hayat, öyle veya böyle, ister beğenelim, ister reddedelim, çekmek, katlanmak zorunda olduğumuz alın yazımızdır. Hayat, boynumuza borç olan sorumluluklarımızın altın destanıdır. Hayat, bütün olumlu ya da olumsuz şartlara rağmen, yaşamak zorunda olduğumuz hayat, yine de bir güzellikler yumağıdır. Bize düşen, bu yumağı açmaktır. Onu merhamet, sorumluluk ve uygarlık çiçekleri ile beslemeli, ilimle taçlandırmalıyız. Bu, bütün hayatımızın tek amacı olmalıdır. Hepimiz bu amacın etrafında halkalaşmalı, mutluluk dolu bir dünyanın eşiğinde, dostlarımızla birlikte toplanmalıyız. Bu toplulukta hiçbir kavgaya yer olmasın. Kırgınlıklar, kızgınlık tufanları gönlümüzde fırtınalar koparmasın. Kıskançlığın, öfkenin ayak izleri yolumuza çıkmasın. Karanlık göğün sayısız yıldızları cadı olup dünyamızı karartmasın.
      İşte o zaman, yıldızların bize göz ettiğini, gülümsediklerini görecek, çetin cevizi kırabilmiş olmanın keyfini çıkaracağız.
      Hayatta bundan büyük, başka bir amaç olur mu?
     
      Oyhan Hasan BILDIRKİ